Latest Post


Kayhan Kalhor (Farsça: كيهان كلهر) kamança ustası, besteci ve klasik Farsça-Kürtçe müzik ustası. 1963 yılında Tahran’da doğru. Karmenşah kökenlidir.

Yedi yaşındayken müzik çalışmalarına başladı. İran Ulusal Radyo ve Televizyon Orkestrası’nda on üç yaşından itibaren yer aldı. Birçok farklı öğretmenden eğitim aldı ve redif öğrendi, daha sonra Fars müziği etkilerinin olduğu Türk müziği icra edilen Horasan’a gitti. 20 yaşındayken Muhammed Rıza Lütfi’nin yanında çalışmalarına devam etti. Sonraki dönemlerde klasik müzik öğrenmek için Roma ve Ottawa’ya gitti. Bu sıralar Aynur Doğan, Cemil Qoçgirî gibi sanatçılarla yoğun çalışmaları söz konusu.



Sizin müziğinizde genellikle hep bir içtenlik, bir derinlik duygusu var. Müzik biçiminizi belirleyen şey nedir?

Bir müzisyen olarak hayatım boyunca kendimi sesle ifade edebilecek farklı yollar ve diller aradım. Müziğimi tek bir tarz içinde kategorize etmek çok zor… Ne zaman yeni bir projeye başlayacak olsam; kendimi ifade edebileceğim yeni bir yol arıyorum. Müziğin oluşmasında etkin olan etmenler her zaman aynı; sade bir ses ve sözleri seslendirebilecek kadar yeterli teknik… Ama daha da önemlisi fikir ve yön… Fikir, her zaman ve her sanatta oluşumun önünde gelir. Bizim müzik kültürümüzde, ki bizim müzik kültürümüz (Doğu müziği) doğaçlamaya dayanır, fikir ve gerçeklik arasındaki uzaklık çok azdır. Çünkü bizim müzik kültürümüzde bir şey düşünürsün ve onu o anda, orada sergilersin/okursun/söylersin. Böylelikle daha içten ve daha sade/öz olur. Sanırım tarzlar arasında gezindim ve kendimi herhangi bir tarzla sınırlamadım. Ancak ses çok önemlidir. Bence bir müzisyenin sesi kullanış şekli ve sesi sessizlikle kombine ediş şekli az önce bahsettiğimiz dilin çeşidini/tarzını oluşturur.

Müziğe bakışınız nasıl? Müzik, sizin için ne ifade ediyor?

Bu soruya verilebilecek kısa bir cevap yok… Müzik, insan hayatının en önemli parçalarından… Fikirlerimizi, hatıralarımızı, eğlencelerimizi müzikle bağdaştırırız. Benim için hayat müziktir ve müzik sadece insan veya enstrüman sesiyle olmak zorunda değildir. Sese bu şekilde bakarsanız; yağmurun, denizin ve kuşların sesi de müzik olur ve içinizde bir duygu oluşturur. Biz müzisyenler, doğal seslerin güzelliğini enstrümanlarımızın sesine dönüştürürüz ve ruh halimize, duygularımıza göre ritimlerle, melodilerle kombine ederiz. Bu yüzden iyi bir müzisyen olmak çok zordur, çünkü hayatın seslerini taklit ediyorsunuz. İyi bir müzisyen bu sesleri başkalarına öyle bir aktarır ki; hayatın ve yaratılışın güzelliği anlaşılır. Bu sebeple, müzisyen dinleyicide bu duyguyu oluşturabildiği müddetçe bu bağ çok önemlidir. Yani, müziğin sesi, yaratıcımızın veya kendisinden geldiğimiz ve yine ona döneceğimiz yerin sesidir.

Müzisyenliğin sizi tamamladığını söyleyebilir miyiz? Yani eğer müzikle uğraşmıyor olsaydınız neler yapardınız, nasıl hissederdiniz?

Kesinlikle… Müziksiz ne olurdum veya müzisyen olmasaydım ne yapardım düşünemiyorum bile. Maalesef günümüzün modern dünyasında müzisyenlik, mesleğimiz oluyor; yani bir geçinme aracı, ama hayatını müzikle geçirmiş çoğu müzisyen için müzik, nefes almak gibidir. Yaşlandıkça müziğin hayatımda gittikçe daha önemli bir noktaya geldiğini görüyorum ve kendimi artık müzikten ayıramıyorum. Gün geçtikçe daha da derinleşip ciddileşiyor. İnsanlar gelip geçer. Arkadaşlarınızı veya aile üyelerinizi kaybedebilirsiniz, ancak kendinizi ve düşüncelerinizi ifade ettiğiniz enstrümanınız sürekli hayatınızın bir parçası olarak kalır.

İran kültürü ve tabi müziği, belki de “Doğulu” yakıştırmasına yakışan en iyi örneklerin başında geliyor. İran’ın o motifi sizi nasıl besliyor?

Bence tüm kültürlerde müzik ve arkasındaki felsefe aynıdır. Bizler müziği belli bir kültürel filtreye göre algılıyoruz ve oluşturuyoruz, ancak bu başkalarının da bu şekilde yapmadığı anlamına gelmiyor. Bence İran müziği en eski sanat türlerinden ama diğer türler veya yeni türler de güzel ve derin olabilir. Dediğim gibi, müzik tek bir müziksel kültür veya tarz bir müzisyeni tanımlamaz ve tanımlamamalı da. Mesela benim için İran müziği ana kaynaktır; ama bu düşüncem başka müzikleri veya tarzları öğrenmemi, görmemi engellemedi. Bence hepimiz akrabayız ve sürekli birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz. Dünyanın farklı bölgelerindeki müzikler tıpkı farklı diller ve farklı görünüşler gibidir; ama neticede hepimiz insanız ve diller de iletişim araçlarıdır. Belki de bu yüzden sürekli dünyanın farklı yerlerindeki ortak müzik projelerine katılıyorum, böylelikle de sürekli başkalarından tecrübe ediniyor ve bunları da kendi müzik tarzıma dönüştürebilmiş oluyorum.

Bazı ülkelerdeki müzisyenlerle ortak çalışmalar yürütüyorsunuz. Bu tarz seçimlerinizde tercihlerinizi neler belirliyor?

Sanırım önce müziklerinin derinliğine bakıyorum. Sadece müzisyen olarak değil, bir insan olarak da kendi ülkelerinde kendi kültürlerinde saygı duyuluyorlar mı ona bakıyorum. Ayrıca aşağı yukarı benimle tecrübe olarak, kariyer olarak aynı seviyede olmalarını isterim. Mesela 90 yaşında bir usta müzisyenle ortak proje yapmaktansa oturup onu dinlemeyi tercih ederim. Sanırım bazı müzisyenler için rahatı bırakıp başka bir dünyanın müziğini, seslerini, fikirlerini görmek öğrenmek çok zor. Başka kültürlerin müzisyenleriyle çalışmanın beni cezbetmesinin farklı sebepleri var. Başka bir faktör de, uzun süreliğine başladığım müzikal projelerinde bırakmadan devam etmeyi severim. Bir şeye başlayıp onu geliştirip büyümesine ve olgunlaşmasına yardımcı olmak hoşuma gidiyor. Doğal olarak bunu müzikte çok ustalaşmış birisiyle yapamazsınız. Sadece müziksel bir diyalog kurmaktan ziyade, çalıştığım kişilerle yakınlaşıp arkadaş olmak, aileleriyle tanışmak isterim. Öğrencilerle öğrenci gibi yaşayıp, projeyi gidebildiği yere kadar götürmek isterim. Benim için her proje ömürlüktür. Bu yüzden hayatım da sadece bir kaç proje yapabildim.

Anadolu müziği ile İran müziği arasında ne gibi bağlar var? Türk müzisyenlerle de çalıştınız size ne gibi yeni kazanımlar sağladı bu tarz ortak çalışmalar?

Antropolojik bölge olarak baktığımızda Türk müziğiyle Kürt müziği arasında sıkı bir bağ var. Alevi müziğinin Kürdistan diye bildiğimiz İran’ın batısıyla çok ortak noktası var. İran ve Türk kültüründe; hayat, ideoloji, dil, kültür ve daha birçok alanda her şeyimiz ya aynı ya da çok benzer. Aynı zamanda Fars ve Osmanlı müzik kültürü birbiriyle çok ilintili… Örneğin 16. ve 17. yüzyılda Osmanlı sınırları içinde İstanbul`da yaşamış çok sayıda İranlı müzisyen ve bestekâr var. İki kültürde de ortak bulunan sufilik düşüncesi ve çok sayıda sufi şair vesilesiyle ortak birçok noktamız var. Maalesef çoğu kez kültür üzerine çalışırken, kültürü bölgelere, dillere ve coğrafik sınırlara göre bölerek hata yapıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce bile komşuyduk ve çok uzun zamandır etnik kimliğimiz, yaşadığımız ülke ne olursa olsun hep komşuyduk. Bu sebeple birçok şeyimiz birbirine çok yakın. Hep bir arada yaşadık, savaşlar gördük, evlilikler yaptık; ama her zaman birbirimizin varlığına ve kültürüne saygı duyduk.

Anadolu müziğiyle ilgili deneyimim Erdal Erzincan gibi büyük bir ustayla karşılaştığımdan beri çok büyüktür. Kendisi sadece usta bir müzisyen değil aynı zamanda büyük bir öğretmen ve insan. Kendisinden çok şey öğrendim; sadece müzik değil, kültürü ve kültürlerin birbirinden nasıl etkilendiğini de ondan öğrendim. Öğrencilerine nasıl değer verdiğine ve onlarla nasıl birlikte yaşadığına şahit oldum. Müziği hayatının her anında nasıl yaşadığını gördüm. Sanırım cevap evet ve öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum.

Bu projeyle öğrendiğim diğer önemli bir şey de, Anadolu müziğinin nasıl canlı ve renkli olduğunu, Türk milletinin ne kadar müziğe yatkın olduğunu gördüm. Bu kadar ülke gezip gördükten sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türk milleti müziğe en yatkın ve en çok müzik seven milletlerden birisi.

Film müzikleri de yapıyorsunuz. Burada hikâye mi önemli yoksa sizin hissettikleriniz mi?

Öncelikle senaryoyu ve yönetmeni çok sevmiş olmam lazım. Çoğu yönetmen müziğe dikkat etmiyor, müziği bilmiyor. Onlar için müzik filmi daha çekici hale getirecek bir araç… Bu da onlarla çalışmayı çok zorlaştırıyor. Bazen son dakikada gelip her şeyinizi bırakıp onlara kusursuz mükemmel bir müzik hazırlamanızı bekliyorlar ama bu imkânsız. Benim güzel bir müzik yapabilmem için, konu hakkında düşünmem, filmle yakınlık kurmam ve yönetmenin aklında geçenleri anlayabilmem lazım, ki böylece yönetmenin zihninden geçenleri ifade edebilen bir enstrüman olabileyim. Bu sebepler yüzünden birçok film projesini reddettim ve seçici olup yönetmenle uyuşabildiğimi hissettiğim filmler için çalıştım.

Turnelere çıkıyorsunuz çeşitli ülkeler geziyorsunuz. Ne gibi tepkiler alıyorsunuz? Müzik gerçekten evrensel mi?

Müzik kesinlikle evrensel… Dünyanın her yerinde ya amatör bir şekilde ya da profesyonel bir şekilde kendilerini müzik yoluyla ifade etmeye çalışan insanlar görürsünüz. Daha önce dediğim gibi, müzik hayatın kendisidir ve her toplumda müzik vardır, çünkü müzik insanlar için hayatlarını ve düşüncelerini aktarmak için en güzel sanatlardan birisidir.

Son olarak Türkiye’deki hayranlarınıza neler söylemek istersiniz?

Kendilerine müziğe duydukları ilgiden ötürü çok teşekkür ediyorum. Yaşları ve yaşadıkları yerlerin uzaklıkları ne kadar olursa olsun söylediklerinizi dinlemek için gelen insanları görmenin verdiği hazzı tarif edemem. Onlara her zaman müteşekkirim. Daha önce de söylediğim gibi, bence Türkler müziği en fazla seven milletlerden birisi. Türkiye’de sahneye çıktığım her organizasyonda onlarla birlikte olmak çok güzel ve çok değerli; beni dinledikleri için onlara müteşekkir olduğumu ifade etmek isterim.

Kaynak: Anadolu Gençlik Dergisi Aralık Sayısı.


Ahmet Aslan, Cengiz Özkan, Erdal Erzincan, Kardeş Türküler, Musa Eroğlu, Şevval Sam, Tolga Sağ ve daha birçok sanatçı, müzik dinleyenlerinin hafızalarına kazınmış 70 Alevi-Bektaşi türküsünü bu projede tekrar yorumladı. Farklı düzenleme anlayışlarının buluşmasıyla oluşturulan “Aleviler’e Kalan 1-2” albümleri, bugüne kadar yapılan en kapsamlı Alevi-Bektaşi müziği seçki albümleri olma özelliğini taşıyor.
İlk albüm olan Alevilere Kalan 1  2014 yılında çıkmıştır. İkincisi 2015 yılında çıktı. Bu albümler ikişer cd'den oluşmaktadır. Bir insan hazine bulunca nasıl sevinirse ilk albümü dinlerken öyle sevindim. Her şarkıda ayrı ayrı. Sizde benim gibi farklı kültürlerin, farklı etnik köken ve dinlerin müziklerini dinlemeyi seviyorsanız, hemen dinleyin, dinlettirin… Emeği geçen herkesin eline koluna nefesine sağlık.





Albümde yer alan sanatçı ve eserler;
 [tab] [content title="Alevilere Kalan 1 (CD 1)"] 1.Bugün Bize Pir Geldi – Erdal Erzincan
2.Haber Getir Pirimden – Mercan Erzincan
3.Can İçeri (Samah) – Musa Eroğlu
4.Bu Dervişlik Bir Dilektir – Cengiz Özkan
5.Ötme Bülbül – Kardeş Türküler
6.Canım Kurban Olsun – Ahmet Aslan
7.Hey Erenler Hak Aşkına – Ayfer Vardar
8.Dı Be – Erdoğan Emir
9.Çağrışa Çağrışa – Gülten Benli
10.Aldı Dert Beni – Erol Mutlu
11.Bozatlı Hızır – Canan Çal
12.Kurban Olam Kalem Tutan Ellere – Erdal Erzincan
13.Hâb-ı Gaflet – Can Kalaycıoğlu
14.Ali’yi Gördüm – Özlem Taner
15.Yavaşça – Tuncay Balcı
16.Duaz-ı İmam – Seval Eroğlu
17.Terk Ettik Alemde Ha ile Hu’yu – Erdem Şimşek
18.Haydar Haydar – Karapaks & Vedat Yıldırım[/content] [content title="Alevilere Kalan 1 (CD 2)"] 1.Gitme Turnam (Semah) – Erdal Erzincan
2.Gönlüm Sağ Yare – Oktay Üst & Şevval Sam
3.Bana Medet – Ali Rıza Albayrak & Hüseyin Albayrak
4.İşte Geldim İşte Gittim – Tolga Sağ
5.Hubyar Semahı – Nilüfer Sarıtaş
6.Rodos Semahı – Nida Ateş
7.Karşıda Görünen Ne Güzel Yayla – Semra Tunç
8.Bir Gerçeğe Bel Bağladım – Hüseyin Korkankorkmaz & Gökhan Dülek
9.Pazarlık Edelim – Şirin Üstün
10.Yola Girme Sen – Levent Güneş & Ahmet Aslan
11.Her Sabah Dertli Esersin – Ayşe Demir Bingöl
12.Akıl Gel Beri – Dilan Akıncı & Erkan Özbey
13.Ey Sofi – Taylan Yıldız
14.Gönül Ne Gezersin – Taner Akyol
15.Salındı Bahçaya Girdi – Gülseven Medar & Deniz Türkan
16.Sultan Suyu – 5+1
17.Gelin Canlar Bir Olalım – Koro[/content] [content title="Alevilere Kalan 2 (CD 1)"] 1. Ömür Bahçesi – Erkan Oğur- İ.Hakkı Demircioğlu
2. Kâinatın Aynasıyım – Erdal Erzincan
3. Çağırırım Dost -Cengiz Özkan
4. Gül Türküsü – Şevval Sam
5. Ben Melanet Hırkasını -Kıvırcık Ali
6. Tâ Ezeli Ezeliden – Dertli Divani
7. Battal Gazi Diyarına Uğradım – Hüseyin Albayrak & Ali Rıza Albayrak
8. Tahtacı Semahı – Ahuzar
9. Eğildim Bir Dolu İçtim – Kemal Dinç
10. Unutmam Mevlâyı – Şems-ü Kamer
11. Bu Sırr-ı Vahdetten- Gültekinler
12. Bir Rengi Hayaldir -Hikmet Tosun
13. Şu Diyar-ı Gurbet Elde – Erkan Akalın & Özge Çam
14. Dün Gece Seyrimde – Derya Çağlayan & Mehtap Dikme
15. Pazarlık mı Olur – Serdar Kemal
16. Gah Çıkarım Gökyüzüne – Talipler
17. Hudey Hudey – Zeynep Baksikaratağ
18. Allah İçin – Canan Çal[/content] [content title="Alevilere Kalan 2 (CD 2)"] 1. Gerekmez – Tolga Sağ
2. Hey Erenler – Ahmet Aslan & Kemal Dinç
3. Harabat Ehliyiz – Muharrem Temiz
4. Uyur İdik Uyardılar – Erdal Erzincan & Tolga Sağ
5. Ey Şahin Bakışlım – Grup Yorum
6. Varma Gönül – Ayfer Vardar
7. Gönül Verdim Murteza’ya – Umut Özkan & Özgür Polat
8. Heyder – Levent Güneş
9. Ali Ali Diye – Zeynep Karababa
10. Gafil Gezme Şaşkın – Ayhan Aydın & Cem Dolan
11. Medet Ya Ali – Meftuni
12. Aşıklar Zümresin- Rıza Kılıç
13. Kerbela Çölü – Mava
14. Yoruldum Yorgunum – Onur Güğercinoğlu & Uğur Küçük
15. Bize de Banaz’da Pir Sultan Derler – Abdurrahman Tarikçi & Onur Yıldız
16. Yardan Ayrılalı – Ahmet İhvani & Ahmet Aslan
17. Daha Senden Gayrı Aşık mı Yoktur – Evren Ağyüz & Volkan[/content] [/tab]


Bro Omerî 1942 yılında Nusaybin’in Omeyra bölgesinde Çalı köyünde dünyaya geldi. 1944 – 1948 yılları arasında ailesi Anadolu’ya sürgün edilince Suriye’ye göç etmek zorunda kaldılar. 1948 yılında ailesi sürgünden dönünce, yurtlarına döndüler, Omeyran bölgesine. 1952 – 1948 yıllarında Cibilgirawe köyünde ilkokula başladı. Öğrenimine sırasıyla Nusaybin, Mardin Ve Adana’da devam etti. 1967 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. 1974’de Şişli Etfal Hastanesinde uzmanlığını yaptı ve Genel Cerrah oldu.1978’de Genel Cerrahi Uzmanı olduktan sonra aynı yıl Mardin’e geldi ve Mardin Devlet Hastanesi’nde Göreve başladı. 1980 yılına kadar hem Hastanede başhekimlik hem de Sağlık Müdürlüğü yaptı. Bro Omeri, Mardin Bölgesinin ilk operatörüydü ve Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı değişik bölgelerde çalışmalarını sürdürdü.1980 Askeri darbesinde gözaltına alındı. Serbest bırakıldıktan sonra Mardin’in Kızıltepe ilçesinde çalıştı. 2002 yılında emekli oldu ve Nusaybin’e yerleşti. Çok sayıda gazete ve dergilerde Bro Omerî adıyla şiir, öykü ve makaleleri yayımlandı. Yazar 2007 yılında geçirdiği kalp krizi nedeniyle aramızdan ayrıldı.



Albüm Tanıtımı: Kadim bir halk hazinesi olan şiiri, coşku, hüzün, serzeniş ve umutların melodisiyle harmanlayarak zenginleştiren bu eser, aslında Kürtler için de bir ilki temsil ediyor; ulusu ölümsüzleştiren ölümsüz şairlerin hak ettiği derin saygıyı gözler önüne seren ve değerlerimize sahip çıkmanın önemini hatırlatan bir temsil bu.Doktor, şair ve yazar kimlikleriyle halkına hizmet etmeyi görev bilmiş biri olarak Bro Omerî, gençlerimize rehberlik edebilecek eşsiz bir örnek. Onun gönüllerdeki yerini ve şiirini taze tutabilmek, gelecek umutlarının taze kalması anlamına geliyor. Bu tür çalışmaların sayısı arttıkça, Kürt halkının umutları da yükselecektir.

Bro Omeri’nin Klasik Şiir anlayışıyla yazdığı şiirlerdeki imge zenginliği, mısralarına birer kaynak niteliği kazandırmıştır. Mısraların imgeler ardına gizlediği esrarlı mesajlarla bizi bize anlatan bu değerli şairimize ve onun şahsında bütün şairlere karşı bir vefa borcu olarak, Bro Omerî’nin şiirleri Kürt sanatçılar tarafından bestelenerek PEŞK (Ji bo bîranîna BRO OMERÎ) albümünde toplandı. Bu şarkılar poptan rock’a, blues’tan caza, modernden alternatife kadar, güçlü bir ahenk ile akıyor. Kalan Müzik tarafından, 23 eserden oluşan (ikisi enstrümantal ve şairin kendi sesinden okuduğu şiirler) iki cd olarak yayınlanan albüme;

Beste ve yorumlarıyla:

Agit Işık, Nizamettin Arıç, Kerem Gerdenzeri (Koma Wetan), Mehmet Atlı, Mirady, Çarnewa(Süleyman), Mehmet Akbaş, Sîmir Rûdan, Tara Jaff, Dodan, Tara Mamedova, Issa Hassan, Sakina Tenya&Anadolu Quartet, Ferec(Reh Fuat), Yekbûn, Lawje, Ruşen Alkar, Sedat Anar, Diljen Ronî, Xeyal, Dr. Ahmet Kaya, Fikri Kutlay, Dara Yıldırım’ın ve yüz elli müzik emekçisi katkıda bulundu. Eserler sayesinde, Kürtçe müziğin mevcut müzikal formlarını yıkmayı ve bu yolla tüm müzik türleri üzerine köprüler inşa edilmesi hedeflendi. 2007 yılında kaybettiğimiz değerli Kürt şairi Bro Omerî’nin şiirleri ölümsüzlüğe atılmış bir çığlık gibi çınlayacak kulaklarımızda… Toprağımızın muhtaç olduğu yağmur damlaları gibi filizlenecek yüreklerimizde…
Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha muhtaç olduğumuz bu günlerde hazırlanan PEŞK adlı özverili çalışmayı, tıpkı adı gibi yağmur taneciklerine dönüşüp yüreklerinize damlaması umuduyla, Bro Omerî ve bütün şairlerin anısına ithaf ediyoruz …

CD 1
1.       Sersal (Bro Omeri)
2.       Dilo (Nizamettin Ariç)
3.       Peyman Ji Yare (Sakina&Anadolu Quartet)
4.       Kone Serxwebune (Lawje)
5.       Her Warek Bi Bilbilek (Tara Jaff)
6.       Keça Peri (Issa Hassan)
7.       Rojen Tari (Agit Işık)
8.       Newroz (Tara Mamedova)
9.       Keça Kurd (Sedat Anar)
10.   Yar Çü Gere (Ruşen Alkar)
11.   Evindarim (Diljen Roni)

CD 2
1.       Brakuji (Bro Omeri)
2.       Keça Peri (Kerem Gerdenzeri)
3.       Helbesta Benav (Dodan Özer)
4.       Evindarim (Mirady)
5.       Şervane Kurd Im (Yekbun)
6.       Rewşa Welet (Mehmet Atlı)
7.       Gori (Ferec)
8.       Nalebar (Xeyal)
9.       Berfin (Simir Rudan)
10.   Şehid ü Gazi (Mehmet Akbaş)
11.   Pesne Yare (Süleyman Çarnewa)
12.   Daxwaziya Dawi (Dara Yıldırım)


[accordion] [item title="Accordion 1"]1. Sersal (Bro Omeri)
 2. Dilo (Nizamettin Ariç)
3. Peyman Ji Yare (Sakina&Anadolu Quartet)
4. Kone Serxwebune (Lawje)
5. Her Warek Bi Bilbilek (Tara Jaff)
6. Keça Peri (Issa Hassan)
7. Rojen Tari (Agit Işık)
8. Newroz (Tara Mamedova)
9. Keça Kurd (Sedat Anar)
10. Yar Çü Gere (Ruşen Alkar)
11. Evindarim (Diljen Roni)[/item]
 [item title="Accordion 2"]CD 2 1. Brakuji (Bro Omeri) 2. Keça Peri (Kerem Gerdenzeri) 3. Helbesta Benav (Dodan Özer) 4. Evindarim (Mirady) 5. Şervane Kurd Im (Yekbun) 6. Rewşa Welet (Mehmet Atlı) 7. Gori (Ferec) 8. Nalebar (Xeyal) 9. Berfin (Simir Rudan) 10. Şehid ü Gazi (Mehmet Akbaş) 11. Pesne Yare (Süleyman Çarnewa) 12. Daxwaziya Dawi (Dara Yıldırım)[/item] [/accordion]


Kürt müziğinin sadece dengbêjlikten oluşmadığını gözler önüne seren ve Mem û Zîn’den günümüze Kürt kültürünün ve kimliğinin önemli bir parçasını oluşturan Kürt Sanat Müziği, H. Mem’in öncülüğünde Zana Farqînî, Miraz Ronî ve Şefik Beyaz’ın 4 yıllık bir çalışması sonucu Kürt Saray Müziği (Mûzîka Sarayê ya Kurdî) ismiyle kitaplaştı. Türkçe, Kürtçenin Kurmancî ve Soranî lehçeleri ile İngilizce ve Arapça çevirisi yapılan kitabın isimi ise Sosyolog İsmail Beşikçi’nin önerisi.

 Bilinenin aksine sadece sözlü dengbêjlik geleneğine dayalı olmayan Kürt müziğinin en zengin kaynaklarından olan Kürt Sanat Müziği, tarihin tozlu raflarından indirildi. Kürt kültürünün ve kimliğinin önemli bir parçasını oluşturan Kürt Sanat Müziği 4 yıllık bir, çalışmanın ardından Kom Müzik tarafından ‘Mûzîka Sarayê ya Kurdî’ adıyla kitaplaştırıldı. Kitabı hazırlayan H. Mem önemli bir ilke imza atıyor. Kendi alanında bir ilk olan Kitap, Kürt müziğinin pek bilinmeyen bir türünü, zengin bir Kürt sanat müziğinin varlığını açığa çıkarıyor. H. Mem’nin öncülük ettiği, Zana Farqînî, Miraz Ronî ve Şefik Beyaz projenin tasarlanmasında ve yürütülmesinde yer aldı. Kitap Ehmedê Xanî’nin Mem û Zîn adlı eserinde adı geçen Kürt Sanat Müziği’nin makamların ve enstrümanlarını tespit ederek hazırlandı.

 

Kitap 4 dilde yayınlandı 
Türkçe, Kürtçenin Kurmancî ve Soranî lehçeleri, Arapça ile İngilizce çevirisi yapılan kitap, büyük bir projenin parçası olarak görülüyor. Projenin ana bölümü Ehmedê Xanî’nin Mem û Zîn tasarımında adı geçen makamların sahnelenme kurgusuna uygun olarak yapılan bestelerden oluşuyor. Kitabın ilk birinci safhasında Mem û Zîn kitabının on simge sayısının müzik makamları yapı tekniğinde de olması gerektiği yönelirken, ikinci safhasında ise Kürtlerin yaşam coğrafyasında bahsi geçen makamların yaşayıp veya yaşatılıp yaşatılmadığı araştırıldı. Bu çerçevede Kürtlerin yaşadığı 4 parçada araştırma yapıldı. Kitapta ek 12 eserden oluşan bir CD’de bulunuyor.

 12 makam yeniden bestelendi
 Müzisyen Behrûz Rezaî, Evina Xanî (Xani’nin Sevdası), Dûrî (Uzaklık), Dengî (Sesli), Dîl (Tutsak), Rizgarî (Kurtuluş), Êşa Memê (Mem’in Acısı), Serkeftin (Başarı), Şahî (Şölen), Neviyê Baba (Babanın Torunu), Bayê Êşqê (Sevda Yeli) ve Newroz tespit edilen 12 makamı yeniden besteledi.

‘Kürt Saray Müziği adı İsmail Beşikçi’nin önerisi’  
Kitabı yaratıcılarından aynı zamanda en geniş Kürtçe-Türkçe sözlüğün hazırlayıcısı Kürt Dilbilimci Zana Farqînî, çalışmanın kolektif bir çalışma olduğunu söyleyerek, bir yönünü teorik diğer yönünün ise müziğin pratikleşmesi olduğunu belirtti. Êhmede Xanî’nin Mem û Zîn eserinde, müziğin makamından teriminden ve müziğin enstrümanlarını anlattığını dile getiren Farqînî, o nedenle Kürt müziğinin tarihini de ele aldıklarının vurguladı. Kitabın İsmini Yazar İsmail Beşikçi’nin önerdiğini dile getiren Farqînî, ‘Yazar İsmail Beşikçi’nin önerisi üzerine Kürt Saray Müziği adını uygun gördük. Kürt Saray Müziği adını vermemiz çok önemli. Kürt halkı tarih hakkında yeterince bilgi sahibi değil. Bilgi sahibi olanlarda Kürt müziğinin zenginliğini bilmiyor’ dedi.
‘Eski makamlarla yeni besteler yapmak istedik’ 
 Êhmedê Xanî’nin Mem û Zîn eserinin 1695’te tamamlandığını sözlerine ekleyen Farqînî, eserde Kürt müziğinin makamından söz edildiğini dile getirdi. Eserin makamlarını araştırdıklarını belirten Farqînî, ‘O makamlarla yeni besteler yapmak istedik. Kürt müziğinin geçmişine dikkat çekmek istedik. Kim o müziğini makamına, otantiğine, enstrümanlarına göre daha uygun beteler yapabilir diye düşündük’ diye konuştu. Kürt saraylarını anlatmak istediklerini vurgulayan Şeref Xan’ın sarayının, Bedirxan ailesinin ait Birca Belek’in İshak Paşanır saraylarının Kürt sarayları olduğunun altını çizen Farqînî, bu sarayların Kürt müziğinde çok önemli yeri olduğunu dile getirdi. 

‘Türk Sanat Müziği’nin yüzde 60’ı Kürt Sanat Müziği’nin makamlarından oluşuyor’ 
 Türkiye’nin en önemli müzik otoritelerinden Prof. Dr. Mustafa Erduran Surat’ın sanat müziği repertuarı üzerine yaptığı araştırmaya göre; TRT’nin repertuarı yüzde 40 Kürt makamı, yüzde 20’sinin ise Mezopotamya makamından oluştuğunu hatırlatan Farqînî, Surat’ın bir çok yerde yaptığı değerlendirmede ise Türk Sanat Müziği denilen müzik türünün aslında Kürt Sanat Müziği olduğunu dile getirdiğini belirtti.

Dede, oğul ve torunun sürdürdüğü 3 kuşak müzik 
 Kürt müziğinin ve Mezopotamya müziğinin tarihinde Musulîyan ailesine rastlandığını vurgulayan Farqînî, Kürtlerin bu ailenin Kürt olduğunu bilmediğini belirtti. Farqînî, kimilerine göre Yahudi Kürt, kimilerine göre de yezidi Kürt kökenli olan müzik ustası İbrahim Mehdi Musulî’nin, İslam Abbasi Devleti döneminde Pythagoras’ın müzik teorisini geliştirdiğine dikkat çekti. Farqînî, ‘Halife Harun Reşit himayesinde ilk müzik okulunu kuran İbrahim Mehdi, ses dizgeleri teorisi ve ses aletlerinin gelişmesi için çok ciddi çalışma yürüttü. Öğrencisi olan oğlu İshak Musulî babasını eğitimindeki ebcet, notalı yazma tekniğini geliştirdi. İshak Musulî’nin Hammad aile müzik ekolunu devam ettirdi’ şeklinde ifade etti. Afrika üzerinden İspanya Endülüs’e göç eden ve gitarın babası olarak bilinen Ziryap’ında Musulîyan ailesinin yanında yetişen Musul Kürtlerinden olduğunu sözlerine ekleyen Farqînî, Ziryap’ın ud sazına beşinci teli ilave edip mızrabı ilk kullanan ve flamenkoyu yaratan kişi olduğunu dile getirdi.

Safiye ALAĞAŞ
DİHA



1980 almanya doğumlu Qoçgirî kökenli Cemil Koçgün, bir çok ozana yurt edinmiş olan bölgesinin (sivas / İmranlı-Zara) karekteristik özelliklerini taşımanın haklı gururunu yaşıyor. Aileden gelen saz çalma geleneği, Cemil’i de etkilemiş ve küçük yaşlardan itibaren sazla haşır neşir olmuş. Bağlamayla olan tanışıklığını ve sürecindeki birikimini, sanatçı Mikail Aslan’dan aldığı müzik teorisi dersleri ile pekiştirir. 2001 yılından itibaren ‘Mikail Aslan Ensemble’ de yer alan Koçgün, sanatçının ‘Kılite Kou’ adlı albümüne de sazıyla eşlik eder. Daha sonra Ahmet Aslan’ın ‘Va u Waxt’ isimli çalışmasında, Koçgirili Alişer Efendiye ait olan ‘Birlik Zamanıdır’ adlı şiiri besteleyip okur. Mikail Aslan, Cemil Koçgün’ü şöyle anlatıyor: ‘Cemil çok genç olmasına ve Avrupa’da doğup büyümesine rağmen, bağlamaya olan hakimiyeti ile bizleri şaşırtıyor. Binlerce yıllık otantik halk müziğimizin mirası, onun parmaklarında pamuk yumuşaklığında bir sihire dönüşüyor.’

 İlk Albümü Aşkı Pervâz hakkında kendisinin görüşü şu yönde: Aşk-ı Pervaz, ilk ürünümüz, oraya tüm heyecanımızı, sevgimizi, yapamadığımızı, acemiliğimizi aktardık. Tabii ki onun hemen değerlendirmesi yapılmıyor. Biraz zaman geçmesi lazım. Bu olgunlaşmam, tecrübemle ilgili. Şimdi değerlendirdiğimde doğru yaptığımızı görüyorum. O zaman 22 yaşındaydım. Dinleyicilerin, özellikle gençlerin ilgisini çekti. Çünkü modern ve geleneksel tınıların birbirini rahatsız etmeden, doğru hesaplanmış bir buluşması var.

İkinci Albümü Heya'yı 2007'de çıkardı. Heya'yı üzerine düşünceleri: İlk albüm Doğu-Batı tınılarından oluşan bir yolculuk. Yani bir aşkı keşfedip onun peşinden yürümek, ışığa doğru yürümek… İlk heyecanda yolculuğun içinden bir şey göremezsin, bir hız içindesin çünkü. Tabii yaş ilerledikçe, tecrübe, farklı çevrelerle çalışmak da önemli… Adına Qizilbaş şarkıları dedik. Çünkü yabancılara da açılmak, bu müziği onlara da tanıtmak istedik. Ayrıca 2005 yılında Dêrsîm coğrafyasını dolaşıp yaşlıları kaydettik. Sarraf belgeseli. Heya’da bunun etkisi de oldu. Yaşlılarla oturup-kalkmak, onların kokusunu almak etkili oldu albümde. Onların gördüklerinin, yaşadıklarının çok faydası oldu. Silo Qiz, Firik Dede gibi yaşlılarımız, beni bir adım daha öne taşıdı. Heya için Qoçgîrî, Dêrsîm ve Erzincan yörelerinde epey araştırma yaptık. Heya’da daha çok geleneksel tınıları işledik. Tembur, tef, erbane, mey, kaval gibi enstrümanları kendi doğal halleri ile işledik. Dinamik bir düzenleme oldu.

Üçüncü Albüm Hiva zerî/Altın ay bana göre artık pişmişliğin ürünü. Bu albümü 2012'de çıkmıştır. Kısaca ne kadar beğendiğimi şöyle açıklayayım: yıllardır telefonum albümden bir parçanın girişi olan Bertî çalar.


2015 Yılında Tara Jaff ile Tembur&Harp albümüne imza atmıştır. İnternet ortamında sadece intro ve birkaç konser kaydı bulunuyor.

Son olarak Hawniyaz adlı bir grupta Aynur & Kayhan Kalhor & Salman Gambarov ile beraber çalışmıştır. Sanırım bu grubun temelleri Almanya'da yapılan Morgenland Festivalinde atılmış. Son olarak o festivale ait videoları paylaşarak paylaşımı sonlandırayım.

Mardin’in geleneksel üç halk ezgisi, 48 müzik sanatçısı tarafından Türkçe, Arapça, Süryanice, Ermenice ve Kürtçe olarak seslendirildi. Mardin' deki kültür varlıklarının, kültürel çeşitliliğin, kültürel mirasın yanı sıra somut olmayan kültürel miras taşıyıcıları da görünür kılındı.
Şahsi düşüncem inanılmaz güzel hazırlanmış oluşu. Bir şeyin/grubun/görüşün en önce çıkarılması durumu söz konusu olmaması ayrı bir güzellik katmış. Buyurun sizi 13 dakikalık bir Mardin seyahatine davet ediyorum;
[youtube src="S6sybft_vCM"][/youtube]


Gaziantep'te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Gaziantep'te tamamladı. 8 yaşında bağlama çalmaya başladı. Liseden sonra Gaziantep Türk Müziği Devlet Konservatuvarına giren sanatçı, konservatuvar öğrenimini okul birincisi ve yüksek şeref öğrencisi olarak bitirdi. 17 yaşından itibaren üniversite öğrenciliğinin yanı sıra Gaziantep Hacı Bektaş-ı Veli kültür derneğinde ve Gaziantep İl Kültür Müdürlüğünde bağlama eğitimi verdi.

Üniversite yıllarında Gaziantep’in Barak yöresine ait “alan araştırmaları” yaptı ve birtakım derleme çalışmalarında bulundu. Albümde yer alan “Seher İnende” bu çalışmalardan biridir. Mezun olduktan sonra müzik öğretmeni olarak çeşitli İlköğretim okullarında ve liselerde görev yaptı. Gaziantep’teki 3 yıllık eğitmenlik döneminden sonra tayinini müzikle ilgili hayallerini gerçekleştirmeyi planladığı İstanbul'a istedi ve Anadolu müziğiyle ilgili çalışmalarını yakından takip ettiği Kalan müziğin kapısını çaldı.
Türkmen Kızı adlı albümde; Kemal Sahir Gürel, Erol Mutlu, Serdar Ateşer, Ender Akay, Sunay Özgür, Aytekin Aktaş ve Soner Akalın gibi usta aranjörlerle çalıştı. Bu yönüyle Türk müziğinde bir ilk olan “Türkmen Kızı” isimli albüm, parçaların birbirinden farklı düzenlenmesi sebebiyle Anadolu Türkmen müziğinin ezgisel anlamda aslında ne kadar zengin ve her türlü müzikal alanda kendisini olduğu gibi ifade edebilecek kadar da özgür olduğunu ortaya koymuştur. Bu anlamda geleneksel müziğe sahip çıkıp, gelenekçi yaklaşıma karşı çıkma amacında olmuştur. Albüm çalışması devam ederken de birçok projede yer aldı Özlem Taner; İlk olarak Harbiye açık hava sahnesinde Kalan Müzik sanatçılarının verdiği bir konserde yer aldı. Anjelika Akbar, Mısırlı Ahmet ve Erkan Oğur’un da bulunduğu Dolmabahçe, Beylerbeyi ve Çırağan Saraylarında olmak üzere 3 ayrı konser projesinde yer aldı. Aşka Sürgün, Yersiz Yurtsuz, Asi, Ezo Gelin, Kuzey Rüzgarı, Kapıları Açmak, 2 Eylül (kısa film), Beynelmilel gibi film ve dizilerin müziklerinde yer aldı.



Kalan Müzik’le yaptığı “Türkmen kızı” isimli albüm İngiltere’de en çok dinlenen albümler arasına (top10 listesine) girdi. Ünlü world müzik dergisi FolkRoots’da derginin bir muhabiriyle yaptığı 3 sayfalık bir röpörtaj yayınlandı. Ayrıca derginin dünya müziklerinden seçmeler yaparak oluşturduğu CD’de “Başına Döndüğüm”isimli parçasına yer verildi. “Türkmen Kızı” BBC radyosunda en çok dinlenen 5 albüm arasına girdi.
Yurt içinde ve yurt dışında bir çok şehirde katıldığı festivallerin yanısıra birçok yerli ve yabancı müzisyenle de ortak çalışmalar yaptı.
Anadolu’da yaşayan halkların özgün dilleriyle yaptıkları müzikleri dünyaya tanıtmak amacıyla yola çıkan,ilk etabında ‘Evliya Çelebi’nin izinden’, ikinci etapta ‘Julvern’in izinden isimli projede yer alan ”3 Kadın” ekibiyle Karadeniz ve Balkanlar’ı kapsayan toplam 15 ülkede konserler verdi.
Her yıl yapılan ve dünyanın hemen her ülkesinin etnik müziklerini tanıtmayı amaçlayan uluslararası ”WOMEX” etnik müzik fuarına, 2011 yılında dünya çapında yapılan 1000’e yakın başvuru arasından seçilerek Anadolu müziğinden örnekler seslendirdi.
Yine 2011 yılında IMC TV’de yayınlanan ‘Kadınların Dilinden’ isimli programda Feryal Öney ve Zelal Gökçe ile birlikte her hafta Anadolu’nun her dilinden farklı temalarda kadın ağzı türküler seslendirdiler.
“2013 Çin’de Türk yılı” kapsamında Devlet Opera ve Balesi ve Modern Dans Topluluğu’nun hazırladığı, klasik batı müziği, etnik müzik ve tasavvuf müziğini buluşturan değerli müzisyen, müzik grupları ve dansçılarla birlikte Pekin ve Şangay’da sahnelenen bir projede yer aldı.
2013 yılında ise TRT MÜZİK ekranlarında yayınlanan, her hafta bir kadın ozan ve bir halk müziği kadın yorumcusunun konuk olduğu ‘Kadın Aşıklar’ isimli programın sunuculuğunu yaptı.
2013’ün Mart ayında yine Kalan müzik etiketiyle İkinci albümü olan “Aşıklar Meclisi” dinleyiciyle buluştu. Arif Sağ ve Erdal Erzincan gibi ustaların yanısıra Volkan Kaplan’ın düzenlemeleriyle yer aldığı bu albümde Özlem Taner, çocukluğunda annesinden ve annesiyle birlikte bulunduğu kadın meclislerinden duyup dinlediği Nefes’lere yer verdi. Düzenlemelerin ve yorumların oldukça sade ve asıllarına uygun olmasıyla, nefeslerdeki sözsel içeriğin saflığı ve derinliği ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır.

MKRdezign

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget